BUGÜNE EVET DEMEK
Geçmiş, günümüz ve gelecek... Her ne kadar farklı kavramlarmış gibi görünseler de hayat denen bu süreç içinde hepsi bir bütünler. Geçmişimizi görüyor, şu anı yaşıyor, geleceği tasarlıyoruz. Kimimiz geçmişi görüp ders alıyor, kimimizse geçmişte yaşadıklarına saplanıp kalıyor. Bir kısmımız şu anı doyasıya yaşarken bir kısmımız geçmişi de yaşıyor; bir kısmımız ise gelecek için şu anın değerini farkına bile varamadan akıntıya karşı kürek çekiyor. Gelecek için bile olsa yaşadığın günün ne kadar değerli olduğunu ve her günün birbirinden farklı olduğunu, her yeni günle yeni bir kelebek hayatına gözlerimizi açtığımızı hissedememek... Sizin için ne ifade eder bilemiyorum; ama bana çok garip geliyor. İnsanların bunalımlarla dolu olduğu, gelecekten korktuğu şu günlerde geçmişe saplanmak ve zaten yoğun işler altında tekdüzeleşen hayatımızı tamamen hareketsiz kılmak değil midir?
“Yes Man” diye bir film vardır. Ana karakter başarısız bir evlilik ve hemen ardından gelen ayrılıkla özgüvenini yitirip sosyal hayattan soğumaya başlamış, kendini sadece çalıştığı işte yükselmeye adamıştır. Başarısızlığının ardından hiç kimseyle beraber olmamıştır. Düşüncelerinden ve geçmişinden kaçmak için kendini işlerine odaklamış ve giderek kabuğuna çekilen bir kaplumbağa gibi içine kapanmıştır. Sosyal hayattan uzaklaşmasının tek nedeni geçmişe saplanıp, gelecekte aynı olayları yaşamaktan korktuğu için karşısına çıkan fırsatlara hep “hayır” demesidir. Geçmişin etkisini üstünden atamadığı için yeni bir hayat rotası çizemediğini fark edip “Evet” diye bir seminere gider ve hayatı değişir. Geçmişi değiştirmeye, ona saplanıp kalmak yerine yeni insanlarla tanışmaya “Evet” demeye başlar. Durgun olan hayatı birden hareketlenir ve rengârenk bir tablo oluşur.
Geleceğe ve günümüzü yaşamaya; geçmişin koyduğu engelleri yıkmaya evet demek... Nur İçözü’nün Dönemeç’indeki Melih karakteri gibi. Geçmişi sadece ders alıp hayatını daha ileri bir noktaya götürmek için kullanmak kadar akıllıca bir hareket var mıdır? Geçmişten tamamen kopun demiyorum ki... Geçmişle her zaman bir bağınız olsun ki ona bakıp aynı hataları tekrarlamayın. Sadece etkisinde kalıp bu günün güzelliklerinin önüne perde çekmeyin diyorum.
Önümüzdeki fırsatlara neden “Hayır” deriz ki? Yenilikler neden korkutur bizi? Neden hep bulunduğumuz konumu korumaya çalışırız? Dönebileceğimiz en düşük nokta başladığımız noktadır ve o noktayı bu güne taşıyan ve tekrar taşıyabilecek olan da biziz. Geçmişi tekrarlamaktan korkmak yerine bu günün o bomboş tuvaline elimizde bir paletle yepyeni yüzler çizsek ve her renk yeni bir hareket, yeni bir başlangıç olsa, her tuval geçmişin üstüne örtülen bembeyaz bir perde olsa... Hayal…
Geçmişimiz siyah beyaz, geleceğimiz bembeyaz, yaşadığımız her gün rengârenk olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder